SEYYALE

Hayata mefkure aynasından bir bakış..........

........................................................................

Kimsesiz ağaçların üstündeki yazılar...
bilmiyorlar
O nasırlı bedenlerin gönlünde yıkıldığımı...

Ve bilmiyorlar

Kibritin alevlenmeyi bekleyen tortusunda çakıldığımı
Kırılgan bir şişenin içine hapsedilmiş vefa
Suların hünkarı denize bırakılmış
Beni sahile vuran yosunlarmı tuttu?
Yeşile çalıyor ömrümden gitmek için ayaklanan vehimli fırtınalar
Zihnime üşüşen hummalı sorular neyin çetelesini tutuyor?
Yusuf'a mihmandar olmak içinmi kazıldı kuyular?
İsmail'e haram bıçak hangi kalbin kapısını fütursuzca aralıyor?
Şu balkon demirinde, bir susam tanesini yüklenmiş koşuşturan karınca, kaç nebiyle konuşmuşki?
Denizi şerha şerha yaran efsun nerede?
Nil nehri kaç nur kundağını bağrına basmış?
Kentin arka sokaklarına, zehirli bir sarmaşık gibi tutunmuş, yeisin siyah damgası
Kanaat en çekingen haliyle, alçak sedirlere iliştiğinde
İhtiras bütün hükümranlığıyla kol gezmeye başlar, toy heveslerin beklentilerinde
Şimdi çiçeklerimiz veda renginde
Ey! Rabbim, yüzü yok avuçlarımızın sana açılmaya aslında
Avansları yitirdik., nüansın kitabesiyle meydan okurken zamana karşı
Şaibe vadilerine bıraktığımız sözlerle
Ve malul sevinçlerimizle
Söğüt gölgesinde neden güneşe çarpıyor
Çağlayan başında susuz kalıyoruz, bunu anlayamıyoruz
Suya düşen cemre gibi sevdalarımız, son isteği bile sorulmadan infaz ediliyor
Yüz karası düşler kuruyoruz belki, gözlerimizden okunmasından hicab ettiğimiz
Hayallerimiz maznun, tövbelerimiz sabıkalı
İltica heybemizin en dip köşelerinde, yıpranmış bir tevazu duruyor
Oysa semaya açılan ellerimiz ve boyun eğişimiz karşında
En büyük vakarımız ve eğer demişse binlerce kez dudaklarımız
Aminlerimiz en ayan aşikarımız
Sessiz Şair